Episteme Uzay Gemisi Projesini özel kılan DNA da bulduğu potansiyeldir. Konu ilk etapta anlambilim, filoloji ve kriptoloji konusudur.
- DNA 3.8 milyar yıldır varolagelmiş ve organik aşındırıcı olarak Dünya’yı, dağı taşı şekillendirmiştir
- DNA bir veritabanı işletim sistemi ve 3d/topografik, hiyerarşik ve neredeyse tüm programlama değişkenleri, dizeleri ve zaman döngülerini kapsayan çok ileri düzey bir koddur. DNA kendi şeklini, hücrenin şeklini ve vücudun şeklini belirler ve zaman içerisinde DNA evrim ile öğrenir. Burada evrim DNA için dışsal olanın içselleştirilmesi sürecidir. Bir topografik hiyerarşide ve vücud bulduğu gerçeklikte çok uzun süredir öğrenen ve kendini geliştiren adapte olan bir kod DNA.
- Bir işletim sistemi olarak DNA’nın gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak için onu bağlı olduğu vücudunun/ünitesinin verileri aracılığı ile Dünya verisi ile eşleştirmeyi planlıyorum. Canlının diğer canlılarla simbiyozundan önce her bir canlının verileri simbiyoz içindedir diyorum yani her bir canlının fotoğrafı, videosu, ısı değişim verileri, elektriksel emisyonları ve ham FASTA DNA kodu bir ünitedir ve ilişkilidir.
- Bir veritabanı oluşturuyoruz ve ilk canlı türünün/ünitenin verilerini girdikten sonra girdiğimiz her ünitenin verisini, önce eldeki veriler üzerinden tahmin ediyoruz, sonra elimizdeki veriyi sisteme tanıtıp tahmin algoritmamızı geliştiriyoruz. Canlı verilerinden canlı verileri tahmin eden bir sistem kuruyoruz. İlk deneyde DNA’yı veri olarak kullanıyoruz ve diğer veriler gibi tahmin etmeye çalışıyoruz. Karbon bazlı olmayan bir canlı ile karşılaşsak bu yöntem ile belki onun bir canlılık merkezi olan Dünyadaki tekamülüne, bir çevirisine, yada belki bir evrensel çeviriciye/translator ulaşabiliriz.
- Veritabanının elimizde verisi olan bütün canlıları kapsayacak kadar geniş olduğunu ve herhangi yeni bir tür canlı olarak Dünyanın verilerini tek tek veritabanına tanıttığımızı ve video, ısı değişimi, elektrik aktivite verilerinin lineer olarak sürekli beslendiğini tahmin edilen veri ile eldeki veri karşılaştırılarak tahmin algoritmasının geliştirildiğini düşünelim. Oluşacak olan dinamik ve değişken DNA verisi çok boyutlu değerlendirilebilir ve bence, öncelikle simülasyon olarak bir işletim sistemine kalibre edilebilir.
Episteme Spacecraft hipotezi, tüm canlıların evrensel simbiyozunu ve DNA’nın bu ilişkiyi şekillendirme ve anlama rolünü çalışmak için DNA’yı ana değişken olarak kullanmayı önerir. Bu hipotez, DNA’nın çevreyle etkileşimi sayesinde mekansal boyutu içselleştirdiğini ve bu nedenle 3,5 milyar yıldır Dünya’da hayatta kalmayı ve uyum sağlamayı başardığını önerir. DNA, bir işletim sistemi ve programlama diline sahip bir yazılım özelliğine sahip bir değişken olarak ele alınır ve 3B uzayı, düzeni ve zamanlılık özelliklerine sahiptir. Makine öğrenimi ve standart sapma kullanımı sayesinde, hipotez, Dünya’daki canlılar arasındaki ve hatta muhtemelen diğer gezegenler ve ay’lar arasındaki ilişkileri daha iyi anlamaya yardımcı olmak için DNA’yı veri olarak, bir algoritma olarak kalibre edilmiş ve bir işletim sistemi olarak ters mühendislik edilmiş şekilde kullanmayı önerir. Bu amaçla, hipotez üç deney önerir.
https://www.academia.edu/108758496/Episteme_Uzay_Gemisi_Projesi_and_Molek%C3%BCler_Tarih%C3%A7ilik
https://www.smashwords.com/books/view/907252
2018 yılında bu sunum için imkan sağladıkları için Cenan Vakfı’na ve Prof. Kenan Gürsoy’a teşekkür ederim.